2016 yılına daha yeni girmiş olmamıza rağmen dünyanın çeşitli borsalarındaki değer kaybı devasa boyutlara ulaştı: Bank of America Merrill Lynch’in hesaplarına göre, Ocak ayının ilk üç haftası içerisinde 8 000 milyar dolara yaklaşan bir kayıp söz konusu. ABD hükümeti, yatırım bankalarını ucuz kredi esrarına alıştırmayı başardı. Ve Fed’in parasal genişlemesinin sona erdiği bugün, herkes bunun ceremesini ödüyor. Son Davos zirvesi sırasında, büyük şirketler içerisinde belirsizliğin hüküm sürdüğü ve kimsenin gelecek krizin nerede patlayacağını tahmin edemediğinin altı çizildi.
Mali tedirginlik Davos Kulübünü [1] karamsarlığa sürükledi. 20 ve 23 Ocak tarihleri arasında İsviçre’de bir araya gelen 2000’den fazla şirket yöneticisi ve siyasi lider, insanları dünya ekonomisinin kontrol altında olduğuna inandırmakta zorlandı. Dünya Ekonomik Forumunun 46ncı Yıllık Toplantısının kapanışı [2] üzerinden daha birkaç gün dahi geçmeden yatırımcılar paniğe kapıldı: Bank of America Merrill Lynch’in tahminlerine göre [3], Ocak ayının ilk üç haftası boyunca çeşitli borsalarda 7 800 milyar dolarlık kayıp yaşandı.
ABD kökenli banka için bu yılın Ocak ayı, 1929’daki Büyük Buhranından beri finans piyasaları için en dramatik ay oldu. Uluslararası mali piyasalar her zamankinden daha hassas durumdalar. Ve şirketlerdeki güven kaybının çöküşü geriye döndürülemez boyutlara gelmiş görünüyor. PricewaterhouseCoopers (PwC) yakınlarda, 83 ülkedeki 1049 şirket yöneticisinin ekonominin geleceğine dair görüşlerini yansıtan bir araştırmanın sonuçlarını yayınladı: katılımcıların %66’sı kurumlarının bundan üç yıl öncesine göre daha büyük tehditlerle karşı karşıya olduğunu değerlendiriyor ve yalnızca %27’si küresel gelişmenin düzeleceğini düşünüyor [4].
Belirsizlik öyle bir düzeye ulaştı ki, Davos zirvesi sırasında dev şirketler bir sonraki krizin nerede yaşanacağı konusunda dahi anlaşmaya varamadılar. Oysa Batı medyaları, küresel ekonomide yaşanan krizin başlıca sorumlusu olarak sürekli olarak Çin’deki yavaşlamayı suçlayıp duruyorlar. 90’lı yıllarda İngiliz Sterlinini hedef alan spekülatör George Soros, Davos’ta, kuşkusuz abartılı bir açıklamada bulunarak, Çin ekonomisinin sert düşüşünün « kaçınılmaz » olduğu görüşünü savundu [5]. Kanımca, sanayileşmiş ülkelerde (ABD, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, Japonya, v.d.) süregelen ciddi ekonomik ve sosyal çelişkileri gizlemeye yönelik Pekin’e karşı bir propaganda kampanyası yürütülüyor.
Federal Rezerv (FED) Başkanı Janet Yellen’in zafer gösterisine karşın, son haftalarda, ABD ekonomisi yeniden zayıflık belirtileri göstermeye başladı. İmalat sektörü geçen Aralık ayında ikinci kez üst üste daralma yaşarken, son altı yılın en düşük düzeyine ulaştı. Öte yandan, hammadde fiyatlarındaki sert düşüş, doların değer kazanmasını destekliyor ve bu da Washington’un deflasyon (fiyatların ucuzlaması) tehdidiyle baş etmesini daha da zorlaştırıyor. Petrolun varil fiyatının 30 doların altına düşmesiyle birlikte bugün ufuk biraz daha da kararmış görünüyor [6]. Daha da kötüsü, Uluslararası Para Fonu (IMF), bu yıl için dünya toplam Gayri safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) gelişme tahminlerini %3,6’dan %3,4’e düşürdü [7].
Gerçek şu ki, 2008’de Lehman Brothers’in iflasından sonra sanayileşmiş ülkelerde merkez bankalarınca yürütülen ucuz kredi politikaları, kredi piyasasında büyük hasarlara yol açtı ve şimdi de bütün dünyanın bunun bedelini ödemesi gerekiyor [8]. Paul Singer tarafından yönetilen Elliot Management Yatırım Fonunun hesaplamalarına göre, büyük güçlerin merkez bankaları, 2008 krizinden beri, ipotek ve varlık teminatlı menkul kıymetler ve tahvil satın alma yoluyla küresel ekonomiye toplamda yaklaşık olarak 15 trilyon (yani on beş bin milyar) dolar enjekte ettiler [9]. Ne yazık ki bu strateji, yeniden istikrarlı bir ilerlemeye yol açmıyor ama tersine mali kırılganlığı arttırıyor.
Euro bölgesi hala zayıf gelmeye devam ekonomik büyüme oranlarından kurtulmayı bir türlü başaramıyor. Kriz İspanya ve Yunanistan gibi ülkeleri vurmakla kalmadı: Fransız Cumhurbaşkanı François Hollande, yüksek işsizlik oranı ve yatırımların azlığı karşısında ekonomide yeniden acil durum ilan ederken, Avrupa’nın motor ekonomisi de ciddi zorluklar içerisinde; 2015’te tüketici fiyatlarının, Alman GSYİH’sinin %5 arttığı 2009’daki resesyondan beri en düşük düzey olan ortalama olarak sadece %0,3 olduğunu öğrenen Almanya’da deflasyon tehdidi kol geziyor [10].
Bu durum, önümüzdeki Mart ayından itibaren yeniden atılım önlemlerinin yaygılaştırılmasını öngörmek zorunda kalan Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Mario Draghi’yi gerçekten kaygılandırdı [11]. Aynı şey, bir asgari referans faiz oranını uygulamaya başlayan ve agresif likidite programları başlatan İngiltere ve Japon Merkez Bankaları için de geçerlidir. Bu iki ülke ekonomilerini henüz bataktan çıkarmayı ve %2’lik resmi hedefin çok uzağında görünen enflasyonu etkili bir şekilde arttırmayı başaramadı.
Bütün bunlarla birlikte, uluslararası sermaye piyasalarında doların egemenliği ABD’ye diğer ülkelerin parasal politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol veriyor. Kimse FED’in geçen Aralık ayında faiz oranlarını yükselttiğine pişman olduğundan şüphe etmiyor. ABD ekonomisinin güçlü ve sağlam desteklere sahip olduğu sonucuna varmamıza yetecek kadar kanıt olmadığı ortadadır. Şimdi durum daha da kötüleşmişken, gelecek toplantılarında FED’in Federal Open Market Comittee (FOMC/Federal Açık Piyasa Komitesi)’nin kredi faiz oranlarını arttırmayacağı, hatta belki de referans faiz oranını yeniden düşürmek zorunda kalacağı hemen hemen kesindir.
Bu arada asıl sorun, mali piyasaların FED’in en küçük hareketi karşısında nasıl davranacağını tam olarak bilmemesidir [12]. Wall Street’te arka arkaya yaşanan sert düşüşler küresel çapta yeni bir resesyona neden olacak mıdır? Doların hakimiyeti, ABD hazine bonolarının büyük oranda satılması karşısında ölümcül bir darbe alacak mıdır? Çin ve diğer gelişen ülkeler nereye kadar dayanabileceklerdir? Yaklaşmakta olan kriz herkes için bilinmezlerle dolu…
[1] Davos Dünya Ekonomik Forumunun, National ENdowment for Democracy (NED)’in işveren kolu CIPE’nin bir girişimi olduğunu anımsatalım. « La NED, vitrine légale de la CIA », yazan Thierry Meyssan, Оdnako (Rusya), Voltaire Sitesi, 6 Ekim 2010.
[2] “Davos 2016: Global economy seen to be hanging in the balance”, Chris Giles, Financial Times, 19 Ocak 2016.
[3] “Nearly $8 trillion wiped off world stocks in January, U.S. recession chances rising: BAML”, Jamie McGeever, Reuters, 22 Ocak 2016.
[4] «En Davos, el pesimismo es el sentimiento de moda», Dana Cimilluca, The Wall Street Journal, 20 Ocak 2016.
[5] «Soros: China Hard Landing Is Practically Unavoidable», Bloomberg, 21 Ocak 2016.
[6] « Goldman Sachs понижает цену нефти », Михаи́л Лео́нтьев , 1tv (Россия) , Сеть Вольтер, 18 января 2016.
[7] «IMF Cuts Global Growth Forecast to 3.4% in Year of ‘Great Challenges’», Andrew Mayeda, Bloomberg, 19 Ocak 2016.
[8] «El crédito barato ya no alcanza para estimular la economía mundial», Lingling Wei & Jon Hilsenrath, The Wall Street Journal, 20 Ocak 2016.
[9] «Fears of global liquidity crunch haunt Davos elites», Ambrose Evans-Pritchard, The Telegraph, 20 Ocak 2016.
[10] «François Hollande en état d’urgence», Gérard Courtois, Le Monde, 19 Ocak 2016.
[11] «Draghi hints at more stimulus in March», Claire Jones & Elaine Moore, The Financial Times, 21 Ocak 2016.
[12] «The world has glimpsed financial crisis. But is the worst to come?», Jamie Doward, Larry Elliott, Rod Ardehali & Terry Macalister, The Guardian, 24 Ocak 2016.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter