Obama yönetiminin taraftarlarınca savunulması çok da şaşırtıcı değil: Başkan Trump’ın, ABD halkının çıkarına aykırı bir biçimde askeri kaynaklarının boşa harcandığı yönündeki eleştirileri karşısında, sadece egemen sınıfın çıkarı için elde edilmiş kolaylıkları bizzat listeleyerek yanıtlıyorlar.
Yeni seçilen Başkan Trump’ın Obama yönetimine yönelttiği, ABD’nin sağladığı « savunma » karşılığında müttefiklerinden hemen hemen hiçbir şey elde etmediği suçlaması karşısında, New York Times arenaya çıktı. Gazete 16 Ocak’ta, Obama yönetiminin « ABD’nin yurtdışında çıkarlarını korumak üzere » Obama yönetiminin neler yaptığını ortaya koymak için resmi verileri temel alan bir belge yayınladı.
30’dan fazla ülkeye, « ABD için ekonomik ve siyasi yönden en önemli bölgelere istikrar getirmeye katkıda bulunan » anlaşmalar koşul olarak ileri sürüldü. Bu amaçla ABD deniz aşırı ülkelerde 210 000’den fazla asker konuşlandırdı.
ABD Avrupa’da, « NATO’lu müttefiklerini korumak » için ve « Rusya’ya karşı caydırıcı güç » olarak yaklaşık 80 000 asker ve ayrıca İtalya’da konuşlu Altıncı Filoyu bulundurmaktadır. Bunun karşılığında NATO’lu müttefiklerinden « ABD’yi savunma » taahhüdünü ve maliyetinin %34’ü müttefikleri tarafından üstlenilen, Rusya, Ortadoğu ve Afrika yakınındaki kendi askeri üslerini muhafaza etme olanağını elde etti. Bu da ABD’ye, AB’nin en büyük ticari ortağı olma imkanı vermektedir.
ABD Ortadoğu’da, « serbest petrol ve gaz sevkiyatını ve aynı zamanda İran’a karşı müttefiklerini korumak » için, Körfez monarşilerinde 28 000 asker ve ayrıca Bahreyn’de konuşlu Beşinci Filoyu bulundurmaktadır. Bunun karşılığında dünya petrol ihracatının %34’üne ve doğal gaz ihracatının %16’sına erişme imkanını ve maliyetinin % 60’ı Körfez monarşileri tarafından karşılanan, İran’a karşı kendi askeri üslerini muhafaza etme olanağını elde etti.
ABD Doğu Asya’da, « Çin’in etkinliğine karşı koymak ve Kuzey Kore karşısında müttefiklerini korumak » için, Güney Kore’de 28 000’den fazla ve Japonya’da 45 000 asker ve ayrıca Yokosuka’da konuşlu Yedinci Filoyu bulundurmaktadır. Bunun karşılığında maliyetinin % 40’ı Güney Kore ve % 75’i Japonya tarafından karşılanan « Çin ve Kuzey Kore yakınlarındaki kendi askeri üslerini » muhafaza etme olasılığını elde etti. Bu da ABD’ye Japonya ve Güney Kore gibi önemli ticari ortaklara sahip olma imkanı vermektedir.
ABD Güney-Doğu Asya’da, Tayland’ı ve Filipinleri Avustralya ile birlikte Pasifik’te desteklemek için, birkaç bine yakın değişen sayıda asker bulundurmaktadır. Dünya deniz ticaretinin % 30’unun geçiş yolu olan « Güney Çin Denizindeki seyrüsefer özgürlüğü için yapılan askeri tatbikatlar » bu kapsamda gerçekleştirilmektedir. ABD bunun karşılığında değeri yıllık 5 000 milyar doları aşan deniz ticaretini « koruma » şansını elde etti. Aynı zamanda, « ABD’ye daha dost ve Çin’e karşı kendisiyle daha kolay bir araya gelebilecek bir bölge » elde etti. Bu listede, Pentagon’un Obama yönetimi sırasında Çin’e karşı, savaş gemileri üzerinde daha önce Rusya’ya karşı Avrupa’da konuşlandırılanlarla benzer Aegis sistemini konuşlandırmaya başladığı gerçeği unutuluyor. Bu sistem sadece füzesavar füzeler değil ama aynı zamanda nükleer başlık takılabilen seyir füzeleri de fırlatma yeteneğine sahiptir.
Dolayısıyla, Trump’ın Obama’ya yönelik eleştirisi temelsizdir. Obama, son Birliğin Durumu konuşmasında bunu somut bir şekilde ortaya koydu: « ABD dünyanın en güçlü ülkesidir. Bizden sonraki sekiz ülkenin askeri harcamalarının toplamından daha çok harcama yapmaktayız. Silahlı birliklerimiz, dünya tarihindeki en iyi savaşçı gücü oluşturmaktadırlar ».
İşte « iyi » Başkanın bıraktığı miras budur. Peki « kötü » Başkan şimdi ne yapacak?
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter