Joe Biden’in dış politikası

Joe Biden’ın Beyaz Saray’a yerleştiğinde uygulayacağı dış politika programının satırları nelerdir? Demokrat Parti tarafından Ağustos ayında onaylanan 2020 Platformunun temelini oluşturan Foreign Affairs dergisinde yayınladığı detaylı makalesinde bunun ön duyurusunu yaptı. Başlık zaten her şeyi özetliyor: « Amerika, neden yeniden liderlik etmeli / Trump’tan sonra ABD dış politikasının kurtarılması » [1]. Biden, dış politika programını şöyle sentezliyor: « Başkan Trump, müttefiklerini ve ortaklarını azalttı, zayıflattı ve terk etti ve Amerikan liderliğinden çekildi, başkan olarak derhal ABD’nin ittifaklarını yenilemek için harekete geçeceğim ve böylece Amerika’nın bir kez daha dünyaya liderlik etmesini sağlayacağım ».

Bu yolda ilk eylem, « Birleşik Devletler ulusal güvenliğinin tam kalbi » olan NATO’yu güçlendirmek olacaktır. Biden bunun için ABD’nin « dünyanın en büyük askeri gücünü » elinde tutması için « gerekli yatırımları » yapacak ve aynı zamanda daha önce Obama-Biden yönetiminin taahhütlerine göre « NATO müttefiklerimizin Savunma harcamalarını artırmasını » sağlayacaktır.

İkinci eylem, başkanlığının ilk yılında « Demokrasi için Dünya Zirvesi »ni toplamak olacaktır: buna « demokrasinin savunmasında ön saflarda mücadele eden dünyanın dört bir yanından özgür dünya milletleri ve sivil toplum örgütleri » katılacaktır. Zirve, « küresel tehditlere karşı toplu eylem » konusunda karar verecektir. Öncelikli olarak « İttifak’ın askeri yeteneklerini keskin tutarak ve uluslararası kuralları ihlal etmesi karşılığında Rusya’ya gerçek maliyetler yükleyerek Rus saldırganlığını engellemek » ve eşzamanlı olarak, « küresel erişimini genişleten Çin’in saldırgan eylemlerine ve insan hakları ihlallerine karşı birleşik bir cephe inşa etmek » için.

Biden, « dünya kendi kendine örgütlemediğinden » ABD’nin yeniden « Trump gelene kadar 70 yıldır demokrat ya da cumhuriyetçi başkanların yönetimi altında yaptıkları gibi yeniden liderlik rolünü oynamalıdır » diye vurguluyor. Bunlar, Biden yönetiminin izlemeyi taahhüt ettiği dış politika programının temelleridir.

20 çalışma grubu şeklinde örgütlenen, 2.000’den fazla dış politika ve ulusal güvenlik danışmanının katılımıyla geliştirilen bu program, sadece Biden ve Demokrat Parti’nin programı değildir. Aslında bu, ABD’de temel dış politika kararlarının, özellikle de savaşlarla ilgili olanların partiler üstü bir temelde alındığı gerçeğiyle varlığı kanıtlanan bir çapraz partinin ifadesidir.

Bu durum 130’dan fazla kıdemli Cumhuriyetçi üst düzey memurun (hem emekli, hem de halen görevde olan) 20 Ağustos’ta Cumhuriyetçi Trump aleyhine ve Demokrat Biden lehine oy verilmesine ilişkin bir bildirge [2] yayınlamasıyla doğrulanmaktadır. Bunların arasında Başkan George W. Bush tarafından 2004-2007’de önce Irak büyükelçisi (direnişi bastırma göreviyle), ardından da ABD gizli servislerinin başkanı olarak atanan John Negroponte de yer almaktadır.

Ayrıca, 2001’de o dönem Senato Dışişleri Komitesi başkanı olan Demokrat Biden’in, Cumhuriyetçi Başkan Bush’un Afganistan’a saldırıp işgal etme kararını desteklemesi ve 2002’de 77 senatörün imzasıyla Başkan Bush’a, kitle imha silahlarına sahip olmakla suçlayarak (daha sonra yanlış olduğu ortaya çıktı) Irak’a saldırması ve işgal etmesi için yetki veren partiler üstü bir karar tasarısı sunması gerçeği de bunu doğrulamaktadır.

Yine Bush yönetimi sırasında, ABD güçleri işgal altındaki Irak’ı kontrol edemediğinde, Joe Biden 2007’de Senato’dan « Irak’ın Kürt, Sünni ve Şii olmak üzere üç özerk bölge halinde ademi merkezileştirilmesi », başka bir deyişle, ülkenin ABD stratejisine hizmet etmek için parçalanmasına yönelik bir planın geçirilmesini sağladı.

Aynı şekilde Joe Biden, Obama yönetiminde iki dönem başkan yardımcısı olarak görev yaptığında Cumhuriyetçiler, Demokratların Libya savaşı, Suriye’deki operasyon ve Rusya ile yeni çatışmaya ilişkin kararlarını desteklediler.

Seçimlerde adı görünmeyen çapraz parti, « Amerika bir kez daha dünyaya liderlik etsin » diye çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor.