4 Ağustos 2020’de yaşanan bir patlama, Beyrut limanını ve Lübnan’ın başkentinin bir bölümünü yerle bir etti. Alman Jeolojik Araştırmalar Merkezi’ne (GFZ) göre patlama, 200 kilometrelik bir daire içerisinde yeryüzünde Richter ölçeğine göre 3,5 büyüklüğünde sarsıntıya neden oldu.
Patlama genel olarak gümrükte ele geçirildikten sonra yıllardır depoda tutulan amonyum nitrat stokuna bağlanıyor. Bu temelde Yargıç Fadi Sawan, çok sayıda liman ve gümrük görevlisini tutukladı. Yargıç, Yargıtay tarafından 18 Şubat 2021’de görevinden alındı.
Patlamanın olduğu gün Beyrut’ta herkes, patlama anında birkaç dakika boyunca şehrin ve limanın üzerinde alçak irtifada uçan iki savaş uçağının varlığını gözlemledi. Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mişel Aun, « füze veya bomba ile gerçekleştirilen bir dış eylemden » söz etti. Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron’dan patlama anında limanın uydu görüntülerini kendisine sağlamasını istedi. Macron, Lübnan’ın yardımına gelme iddiasına rağmen, bunu yapmayı daima reddetti. Lübnan basınının aktardığı bilinmeyen bir Fransız kaynağa göre, Lübnan üzerindeki Fransız uydusu patlama anında « arızalı » idi.
Kent sakinleri tarafından iki ayrı patlama hissedildi. Ancak mevcut görüntülerde (yukarıdaki fotoğraf), mükemmel şekilde senkronize edilmiş üç farklı patlamayı açıkça ayırt edebiliriz: ikisi konvansiyonel ve biri konvansiyonel olmayan. Bu üçüncü patlama (bir mantar bulutuna neden olan), daha önce Suriye’ye karşı (video) ve Basra Körfezi’nde İran’a karşı kullanılmış olan atom yakıtlı yeni bir silahından kaynaklanmaktadır [1].
Patlama sonrasında doğrudan İsrail’i [2] suçlayan bir makale yayınladık. Ne yazık ki Binyamin Netanyahu’yu, Birleşmiş Milletler’de patlama bölgesini Hizbullah füzelerinin bulunduğu bir depo olarak nitelendirerek, İsrail Savunma Güçleri’nin potansiyel bir hedefi olarak tespit etmekle suçladık. Bu bilgi yanlıştı.
Bununla birlikte İsrail başbakanı daha sonra Lübnanlıları yeni bir hedef belirleyerek yıkımı sürdürmekle tehdit etti.
Haber kuruluşları, amonyum nitrat stoklarını Suriyeli işadamlarıyla ilişkilendirmeye çalıştı. Ancak bu iddia, Suriye devletinin işleyişiyle tutarsız olmasının yanı sıra artık ikna edici değildir. Gerçekten de hatalı bir şekilde patlama sırasında 2.750 tonun varlığından söz edilirken, limanda bu gübreden sadece 500 ton kaldığı ortaya çıktı. Ayrıca bu malzemenin patlayıcıya dönüştürülebilmesi için birkaç saat gibi çok uzun bir tepkime süresi gerekir. Oysa videolar, taktik nükleer silahla aynı anda patladıklarını gösteriyor.
İsrail istihbarat servislerine yakın bir düşünce kuruluşu olan Alma, yayınladığı yeni bir raporda, Binyamin Netanyahu tarafından belirlenmiş olan da dahil olmak üzere dört yeni Hizbullah Fetih-110 füzesi montaj, fırlatma ve kumanda tesisine işaret ediyor. Burada İsrail’in Hizbullah füze depolarını vurma hakkına sahip olduğu ve liman patlamasının İsrail’in benzer bir tesise yönelik operasyonunda oluşan bir kazanın sonucu olduğu fikrinin canlandırılması söz konusudur.
Öte yandan belirlenen dört bölgeden en az birinin kesinlikle füze fırlatma rampası olmadığını söyleyebiliriz.
Bu olayları bölgesel düzeyde gözlemler ve analizimize Lübnan’da düzenlenen gösterileri ve bankacılık sisteminin çöküşünü dahil edersek, Beyrut limanının yıkılmasının, Pentagon’un yirmi yıldır (Rumsfeld/Cebrowski stratejisi) bir parçası olarak « genişletilmiş Ortadoğu »da hedeflediği « sonsuz savaş » kapsamında, Lübnan’daki devlet yapılarının yıkılması sürecinde yalnızca bir adım olabileceği açıktır [3].
[1] “Körfez’de ve Beyrut’ta kullanılan yeni silah nedir?”, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 6 Ağustos 2020.
[2] “İsrail, yeni bir silahla Doğu Beyrut’u yok etti”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 8 Ağustos 2020.
[3] “Lübnan’ı kim ve neden yok ediyor?”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, Voltaire İletişim Ağı , 31 Aralık 2020.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter