İnsan hakları şövalyesi Joseph Biden

16 Haziran’da Cenevre’de yapılan ABD-Rusya Zirvesi, Başkan Biden tarafından « iyi, olumlu », Devlet Başkanı Putin tarafından ise « oldukça yapıcı » olarak tanımlandı. Bu nedenle, Avrupa’nın NATO’nun « Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Rusya ile ilişkimizde en düşük nokta » olarak tanımladığı şeyin ön saflarında yer aldığı bir durumda kendimizi biraz daha güvende mi hissetmemiz gerekiyor?

Gerçekler ise bize bunun tamamen aksini söylüyor. İsviçre’de ABD-Rusya Zirvesinin gerçekleştirildiği sırada, Baltık’ta, 2021’de Avrupa’daki 20 büyük ABD-NATO askeri tatbikatından biri olan Baltops 50 devam ediyordu. Baltops 50, karargahı Napoli-Capodichino’da bulunan USA-Africa Deniz Kuvvetleri komutanı ve aynı zamanda NATO’nun Lago Patria’daki (JFC-Napoli) komutanı Amiral Robert Burke tarafından düzenlendi ve yönetildi. 6-18 Haziran tarihleri arasında, İtalya da dahil olmak üzere 18 NATO üyesi ve ortak ülkeden 40 gemi ve 60 uçakla 4.000’den fazla askeri personel, Rus topraklarının yanı başında, Baltık Denizi ve çevresinde deniz ve hava savaşı alanında tatbikat yaptı. Manevrada, aralarında nükleer kapasiteli olanların da bulunduğu savaş gemileri ve bombardıman uçakları yer aldı ve tatbikata ilk kez yeni NATO Uzay Merkezi de entegre edildi.

Açıkça Rusya’ya yönelik olarak bu büyük savaş tatbikatı devam ederken, Devlet Başkanı Putin, zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: « Askeri tatbikatlarımızı kendi topraklarımız içerisinde gerçekleştiriyoruz, Amerika ve ortaklarının şimdi sınırlarımızda yaptığı gibi teçhizatımızı ve personelimizi ABD sınırlarına taşımıyoruz ». Kuvvetlerin, özellikle de nükleer olanların, coğrafi olarak konuşlandırılması birinci derecede önemlidir: 10.000 km uzağa konuşlandırılan bir taktik füze hedefi vuramaz, ancak 1.000 km uzağa konuşlandırılırsa, kıtalararası bir füzeyle aynı yıkıcı etkiye sahiptir. ABD’nin programladığı gibi Avrupa’ya yeni nükleer silahlar yerleştirmesi halinde, iki devlet başkanının nükleer silahların kontrolüne ilişkin Yeni Start Antlaşması’nın genişletilmesini içeren « stratejik istikrar » konusundaki deklarasyonu geçersiz olacaktır. .

Bu ve diğer birkaç soru zirveyi, Washington’un sahnelemesine göre, Putin’in suçlu sandalyesinde olduğu bir tür mahkeme olarak kullanan medya tarafından görmezden gelindi. Savcı olarak ABD Başkanı, geleneksel ortak basın toplantısını düzenlemeyi reddettikten sonra Putin gibi yalnızca soruları yanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda zirveye ilişkin kendi değerlendirmesini de sundu. Aktardığına göre Biden, Putin’e Rusya’da ve başka yerlerde insan haklarının ihlal edildiğini gördüğünde nasıl tepki verdiğini söyledi: « Nasıl olur da aynı zamanda hem Amerika Birleşik Devletleri’nin başkanı olabilir, hem de insan hakları ihlaline karşı sesimi çıkaramam. Temel özgürlükleri savunmak ülkemizin DNA’sının bir parçasıdır ».

Bu, 2001’de Cumhuriyetçi Başkan Bush’un Afganistan’daki savaşını destekleyen ve 2002’de Başkan Bush’a kitle imha silahlarına sahip olduğu suçlamasıyla (ki bunun doğru olmadığı daha sonra kanıtlandı) Irak’ı işgal etme yetkisi veren iki partili bir karar sunan ABD’nin bugünkü Başkanı Demokrat Joseph Biden’ın samimi beyanıdır. Obama yönetiminin başkan yardımcısı olarak, Libya ve Suriye’ye karşı yürütülen ABD-NATO savaşlarının, İslami köktendinci grupların bu ülkeleri içeriden zayıflatmalarının desteklenmesinin, Rusya ile yeni bir çatışmaya yol açan darbe için Ukrayna’da neo-Nazilerin kullanılmasının, ABD için zararlı olduğuna karar verilen ve gizlice öldürülen, dünyanın her yerinden insanların yer aldığı « kill list »in mimarlarından biri olan Joseph Biden’ın samimi beyanıdır [1]. Bunlar, doğrudan ve dolaylı olarak milyonlarca ölüme ve en ağır insan hakları ihlallerine neden olan savaşlar ve gizli operasyonlardır.

Bununla birlikte, iyi duygular da hiç eksik değildir: Twitter hesabında yayınladığı resmi ölüm ilanında, Başkan Biden şu duyguları paylaştı: « Bugün, sevgili Alman çoban köpeğimiz Champ’in evinde huzur içinde öldüğünü büyük üzüntüyle duyururuz ».