Kendi evlerinde savaşa yönelik propaganda ve koşullandırmayı mümkün kılan Batılı ülkeler internet üzerinde amansız bir sansür uygulamaktadırlar. Bu bağlamda, oldukça şiddetli bir gerilim uluslararası sahneyi derinden bölmektedir. Giderek artan topyekun bir çatışma tehlikesi olduğu tespitinde bulunan Moskova, BM ve ABD’de güvenilir muhataplar ortaya çıkarmayı denemektedir. Bugün tanık olduklarımızın 1938’den beri benzeri görülmemiştir ve aynı şekilde sonlanması ihtimali vardır.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 20 Ağustos’ta Moskova’da yaptığı bir basın toplantısı sırasında genel sekreterin BM’de tüm ajanslarına her ne şekil altında olursa olsun Suriye’nin yeniden inşasına ilişkin çabalara katılmalarını yasaklayan talimatları teşhir etti.
Lavrov, Ekim 2017’de Siyasi İşler Müdürü ve BM’nin o dönem 2 numaralı ismi Jeffrey Feltman tarafından yazılmış Parameters and Principes of UN Assistance (Birleşmiş Milletlerin yardım parametre ve ilkeleri) başlıklı bir yazıya göndermede bulunuyordu.
Yazıda ayrıntılı olarak şunlar okunabilir: « Birleşmiş Milletler, ancak Suriye’de çatışmanın tarafları tarafından müzakere edilen özgün ve kapsayıcı bir küresel geçiş siyaseti kararlılıkla yürürlüğe sokulduğunda Suriye’nin yeniden inşasına yardımcı olmaya hazır olacaktır » [1].
Bu metin Birleşmiş Milletlerin hedeflerine aykırıdır ama buna karşın kurumun genel sekreteri tarafından savunulmaktadır. BM üyesi devletler metnin yazılması sürecine hiçbir zaman dahil edilmediler hatta varlığından bile haberdar değildirler. ABD’nin değil ama Birleşik Krallık ve Fransız hükümetlerinin bakış açısıyla örtüşmektedir.
Lavrov, genel sekreter Portekizli sosyalist António Guterres’ten bu konuda açıklama talebinde bulunduğunu belirtti.
Bildiğim kadarıyla ilk kez Güvenlik Konseyi üyesi bir devlet, genel sekretere ait bir dahili siyaset belgesini tartışmaya açıyor. Oysa bu sorun yeni değildir. 2015 sonunda Rusya « Suriye’ye yönelik Feltman Planı » adıyla bilinen BM’e ait dahili belgelerin varlığından haberdar olmuştu [2]. General McArthur’ün Japonya’ya dayattığından çok daha ağır koşullar içeren, Suriye Arap Cumhuriyetinin kayıtsız şartsız teslim olmasına ilişkin ayrıntılı bir tasarı söz konusuydu [3].
Moskova o dönemde çok hassas bir durum içerisinde buldu kendini. Bu belgeleri kamuoyuna açıklasa barışın hizmetindeki BM’nin güvenilirliği ortadan kalkacak ve onun yerine yeni hükümetlerarası kurumlar önermesi gerekecekti. Vladimir Putin ihtiyatlı davranarak bu sırrı saklamaya, Barack Obama ile müzakere etmeye ve BM’yi kurtarmaya karar verdi.
Bu arada uygulamada, hiçbir şey değişmedi: Feltman, Guterres tarafından görevlerine iade edildi ve barışı baltalamak için yeniden bir belge üretti. Bugün onun yerini talimatlarını harfiyen yerine getiren ABD’li yurttaşı Rosemary DiCarlo aldı.
Rusya bu kez kuru bir özürle ve yatıştırıcı görüşlerle yetinmemeye kararlıdır. Ama Guterres DiCarlo’nun amiri midir yoksa BM içerisinde biri kamuoyuna açık ve barıştan yana, diğeri ise bilinmeyen ve savaşa sürükleyen ikili bir hiyerarşi mi söz konusudur?
ABD Soğuk Savaşın başlangıcında, tek bir hamleyle başkanlarını ve parlamenterlerini öldürecek bir Sovyet atom bombası saldırısına karşı nasıl ayakta kalabileceğini tasarladı. Dolayısıyla Başkan Eisenhower böylesi bir felaketin yaşanması durumunda sürekliliği sağlamakla yükümlü bir gölge hükümet belirledi. Bu gizli oluşum ardılları tarafından sürekli olarak yenilendi ve bugün de hala varlığını sürdürmektedir.
On sekiz yıldan beri, ABD’nin artık başkanı ve Kongresi tarafından değil ama bu ikame oluşum tarafından yönetildiği tezini savunuyorum. Resmi ABD belgelerine dayanarak, 11 Eylül 2001 saldırılarını bu seçilmemiş oluşum tarafından gerçekleştirilmiş bir hükümet darbesi olarak yorumladım. Demokratik ideale karşı çıkmamdan kaygılanan itirazcılarım, çalışmalarımı derinliğine inip tartışmadan ve hatta hiç okumadan toptan reddettiler.
Oğul George Bush’un ikinci ve Barack Obama’nın görev dönemlerinden sonra bu tartışmanın artık modasının geçtiği düşünülebilir. Oysa Donald Trump, seçim kampanyası süresince, kendisine göre artık halkın değil ama ulusötesi finans kapitalin çıkarlarına hizmet eden bu « derin devlet »in varlığını teşhir etti.
Tabi ki ABD’nin iç siyaseti ve egemenliği sahasına giren bir sorun hakkında hiçbir yabancı devlet resmi bir tavır almadı. Ta ki geçtiğimiz hafta Devlet Başkanı Vladimir Putin bu yola girişinceye dek. 22 Ağustos’ta –yani Dışişleri Bakanının kamuoyu önünde BM’ye karşı müdahalesinden iki gün sonra–, Washington’un ülkesine yönelik yaptırımlarını yorumlarken şu açıklamayı yaptı: « Ve sadece ABD başkanının tutumu geçerli değildir. Kendini devletin yerine koyan kurumun, daha geniş anlamıyla egemen sınıfın tutumu da geçerlidir. Ortaklarımızın bir gün bu siyasetin geleceğinin olmadığının bilincine varacaklarını ve normal bir şekilde işbirliği yürütmeye başlayacağımızı umut ederim » [4].
Evet, doğru okudunuz. Devlet Başkanı Putin, ABD’de tek değil iki ayrı iktidarın olduğunu belirtiyor. Birincisi Kongre’deki seçilmişlerden ve başkandan oluşmakta, ikinci ise gayrimeşru ve kimi zaman birincisinden daha güçlü olmaktadır.
Rusya Federasyonu, iki gün içerisinde Birleşmiş Milletler ve ABD arasındaki uyumu sorguladı.
Ne yazık ki, 11 Eylül olaylarını hala analiz etmemiş ve bu olayların ardından yaşanan savaşlardan gereken sonuçları çıkarmamış olanlar kendilerini resmi söylem ile sınırlandırıyorlar. Muhtemelen Rusya’nın tavrını Batılı demokrasileri sıkıntıya sokmayı hedefleyen bir dalavere olarak yorumlayacaklardır.
Moskova açısından Suriye’ye karşı saldırgan savaşı –ülkeye sızdırılan cihatçılar yoluyla– en kısa sürede sonlandırmak ve ABD, Kanada ve Avrupa Birliği’nin Rusya’ya yönelik tek taraflı olarak aldığı yaptırım kararlarını kaldırmak gereklidir. Karşı karşıya bulunduğumuz sorun demokrasinin savunulması değil ama savaş tehlikesidir.
New York ve Washington’da bulunan her türlü meşruluktan uzak bir paralel hiyerarşi dünyayı topyekun bir çatışmanın içerisine sürüklemek niyetindedir.
[1] “The UN will be ready to assist in the reconstruction of Syria only when a comprehensive, genuine and inclusive political transition, negotiated by the Syrian parties in the conflict is firmly under way”
[2] “Draft Geneva Communique Implementation Framework”, “Confidence Building Measures”, “Essential Principles”, “Representativness and Inclusivity”, “The Preparatory Phase”, “The Transitional Governing Body”, “The Joint Military Council and Ceasefire Bodies”, “The Invitation to the International Community to Help Combat Terrorist Organizations”, “The Syrian National Council and Legislative Powers during the Trasition”, “Transitional Justice”, “Local Governance”, “Preservation and Reform of State Institutions”, “Explanatory Memorandum”, “Key Principles revealed during Consultations with Syrian Stake-holders”, “Thematic Groups”.
[3] “Almanya ve Birleşmiş Milletler Suriye’ye karşı”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Osman Soysal, El-Vatan (Suriye) , Voltaire İletişim Ağı , 28 Ocak 2016.
[4] «И дело не только в позиции Президента Соединённых Штатов, дело в позиции так называемого истеблишмента – правящего класса в широком смысле этого слова. Надеюсь, что осознание того, что эта политика не имеет перспектив, всё-таки когда-нибудь придёт к нашим американским партнёрам, и мы начнём сотрудничать в нормальном режиме».
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter