NATO faaliyet alanı dışından bir yerden konuya bakıldığında, Paris’e yapılan saldırılar hakkında yapılan yorumlarda görülen en çarpıcı husus; Atlantik halklarının dünyanın geriye kalan kısmındaki insanlara inanılmaz derecede ırkçılık bakış açısıyla bakmasıdır. Batı Avrupalılar ve Amerikalılar kendi yaşam tarzlarının sonsuza kadar diğer insanların yaşam tarzından daha değerli olduğuna inanıyorlardı. (Onlar açısında) savaşlarda dört milyon Müslümanın ve Sina Yarımadasına düşen yolcu uçağında Rus vatandaşı 224 kişinin ölmesi olaylarının hiçbir önemi yok. Paris saldırılarına kurban giden yalnızca130 Fransız vatandaşı için yas tutmamız isteniyor.
Paris’te, saatin gece yarısını gösterdiği bir anda, Fransız Mili Marşı “Marseillaise” okunuyor. Sabah olduğu haberi veren çalar saat bile her zamankinden daha acı çalıyor ve sesi de çok daha sevimsiz…1973 yılı, Nisan ayında İspanya’nın Guernica şehri üzerine atılan bomba bütün dünyayı şoke etti. Sivil insanlar, ilk defa bu kadar yükseklerde seyreden ve neredeyse gözle görülmeyecek bir mesafede uçan uçakların hedefi oluyordu. Bu zamana kadar savaşlar, bir orduya karşı başka bir ordunun çarpışması şeklinde oluyordu. Elbette insanlar ölüyordu, ancak, sivil halkı savaştan koruma kurallına riayet ediliyordu. Askeri bir onur olan bu prensip yerine, şimdilerde ise, yalnızca askerlerin korunduğu, sivil insanların rehin alınıp, kurban verildiği küstah bir dünya hüküm sürüyor.
Sözüm ona, Kosova’da, İnsan Hakları koruma kisvesi altında Belgrad şehri 1999’da bombalandı. Bilindiği kadarıyla, Valmy Muharebesinde [1] İnsan Hakları Savunması uğruna değil de, aksine, egemenlerin çizdikleri ulusal sınırları savunmak için askerler öldü. Ulusal sınırlar uğruna duygularında zaafiyet yaşayanlar, akıl kaybına da uğradılar.
Avrupa, üst egemenlik (supra souverainete) adına, Avrupa coğrafyasını oluşturan devletler arasında var olan sınırlardan vazgeçip, yerine politik bir uygulamayı geçerli kıldığı zaman, ilk defa olarak 1945’te (Japonya’da; 06 Ağustos Hiroşima ve 09 Ağustos Nagasaki kentine) sivil insanlar üzerine atılan bombalardan sonra, aynı zamanda bir Avrupa şehri olan Belgrade üzerine bomba atılmasına itiraz edilmediğinde,bu aşamadan itibaren Avrupa kaos ve çılgınlık hali içine gömüldü. Çünkü 1999’da Avrupa’da sürdürülmek istenen savaş, yani Sırbistan’a karşı savaş, ulus üstü bir Avrupa oluşturma adına yapılıyordu. Swift ironisi veya Voltaire mizahı tarzında uygun bir cevap verilebilecek kanlı bir aptallık.
Ve şimdi Avrupa’da herkes, neredeyse mucizevi bir şekilde, Paris’te yaşanan bu trajedi karşısında şaşkınlık yaşıyor. Almanya Başbakanı Merkel, karalar bağlanmış tutumla, Fransa ile dayanışma içinde olduğunu beyan etti. Başkan Obama da, kederler içinde olduklarını, Fransa ile dayanışma halinde olduklarını ifade etti. Öyle de olmalılar. Ancak, Sina yarımadası semalarında, belirli bir hatta seyreden, turistlerden oluşan yolcuları taşırken vurulan uçak olayından veya Beslan’da meydana gelen katliam olayından dolayı Rusya ile dayanışma açıklamaları da olması gerekmiyor mu? Aynı Avrupalılar ölen Rusya vatandaşı turistler için taziyelerini bildirdiler mi? Ölen Ruslar anısına bir bina Rusya bayrağı renkleriyle dekore edildi mi? Bu anlamda hiç bir şey. Veya en azından, bugün Paris’te tutulan yas kadar olmasa da, bu yönde bir çaba gösterilmesi gerekirdi. Uluslararası camiada yaşanan keder oranını ölçmek niyetinde değilim. Çünkü hassas bir konu. Ancak, uzun zamandan beri Batı Âleminde hiper güvenlik tedbirlerinin alındığı bu atmosferden nedeniyle, şahsen, hayretler içindeyim. Sonsuza kadar hiç yaşlanmayacak genç bir beden kültü, gök kubbenin altında istediği her şeyi yapabilme kudretine sahip ve ölümsüz bir çocuksu hayali yaşanıyor gibi….
Fransız siyaset adamları “Fransa’nın savaşta” olduğunu söylüyorlar. Peki, 2011’de Libya’da yapılan bombardıman saldırılarının veya Fransa’nın Suriye’de yaşanan kargaşaya müdahil olması çocuklar için bir şenlik düzenlemesi olduğunu söyleyemezsiniz herhalde. Fransız (iktidar) seçkinleri, uzun zamandan beri, tehlikeli bir şekilde, gerçek dışı bir âlemde mi geziyorlar?
Kendi topraklarınızdan uzak diyarlara bomba atarsanız, düşmanlarınızın veya işlenen (insanlık dışı) cinayete kurban edilenlerin ortakları/yandaşları, er ya da geç, size cevap verebileceklerinin farkında olmanız lazım. Rakip olarak seçtiğiniz insanların uçakları, deniz altıları olmasa da, aşırı bir faaliyet de olsa, elde edebilecekleri başka tülü araçlarla, yani, terörizm faaliyeti marifetiyle cevap verebilirler. Alınabilecek en kolay hedef olmalarından dolayı, sivil insanları hedef seçme yolunu deneyebilirler. Çünkü olası hedef kitlesi siviller, aynı zamanda, seçmen kitlesi olduğunun da akılda tutulması gerekir.
Terörizme karşı ortak mücadele gerektiği yönünde çağrıların, açıklamaların ve verilen beyanatların hiçbir faydası olmuyor. Siyasilerin, her şeyden önce, terörizmin ne olduğu konusunda bir anlaşmaya varmaları gerekir. Bazıları için terörizm faaliyeti egemenlik kurma politikasında yardımcı bir strateji olduğu için, terörizmi tanımlamada bir anlaşmaya varmak mümkün değil ise, Paris’te ve ya başka bir başkente, başka bir saldırı daha yaşanabilir. Çünkü terörizm faaliyetleri 40 devlet tarafından finanse ediliyor.…..
Guernica : İspanya İç Savaşı sırasında, Nazi Almanya’sına ait 28 bombardıman uçağıyla, 26 Nisan 1937’de İspanya’nın Guernica şehri bombalandı. Saldırı sırasında 1600 kadar kişi öldü ve çok daha fazla sayıda kişi de yaralandı.
Pablo Picaso, 1937’de anıtsal bir tablo yaparak, yaşanan savaş trajedisini ve savaşın bireyler üzerindeki acı verici etkisini siyah ve beyaz renklerle tualine resmetti. Picaso tablosu, savaşın halklar üzerinde yaratığı trajedilerin anımsatıcısı, savaş karşıtı hareketlerin ve barış yanlısı düşüncelerin sembolü haline geldi.
[1] Valmy Muharebesi,20 Eylül 1792 tarihinde, Avusturya İmparatorluğunun desteklediği Prusya Krallığı ile Fransa arasında meydana gelen bir savaş. Fransızların zaferiyle son bulan bu savaşın en önemli yanı; Fransız ihtilali ile birlikte milliyetçilik akımlarının başlamasına yol açması, millet ve milliyetçilik kavramlarına damgasını vurduğu bir savaş olmasıdır.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter