Komuta zinciri

Avrupa’da yeni ve yüce bir şövalyemiz var artık: ABD Kara Kuvvetleri’nden General Curtis Scaparrotti. NATO’nun demokratik sürecine uygun olarak seçildi. Aynı zamanda hem Devlet Başkanı, hem Hükümet Başkanı ve hem de Genelkurmay Başkanı olan Başkan Obama, General Scaparotti’yi ABD’nin Avrupa Komutanı olarak atadı. Bu mevki ona Avrupa’nın müttefik yüce şövalyeliği görevini de yürütmesi imkanını veriyor. 28 üye devletin temsilcilerinden oluşan Kuzey Atlantik Konseyi atamayı onayladı.

Böylece, kendi komuta zinciri üzerinden NATO’yu kontrol etmelerine imkan tanıyacak şekilde, Avrupa’daki yüce şövalyenin her zaman ABD’li bir general ya da amiral olması geleneğine uyulmuş oldu. Afganistan’da, ABD’li General Nicholson, NATO’nun « Kararlı Destek » görev gücünün komutasını yine ABD’li olan General Campbell’den devraldı.

Bu arada NATO Kuveyt ile, Atlantik İttifakının Körfez’deki ilk « hub »ının (transit aktarma havalimanı) gerçekleştirilmesini sağlayacak olan « Transit Anlaşmasını » imzaladı. Bu aktarma istasyonu, Afganistan’a daha çok askeri birlik ve malzemenin gönderilmesini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda « NATO’nun, Kuveyt ve ICI’nin (İstanbul İşbirliği Girişimi), Suudi Arabistan gibi diğer ortaklarıyla pratik işbirliğine » de hizmet edecek. Bu ortaklar, Yemen’de sivil halka yönelik katliamların gerçekleştirildiği savaşta, ABD tarafından gizlice destekleniyor.

Başkan Obama’nın onayladığı bir Pentagon planı temel alınarak –New York Times’ın yazdığına göre [1]- Donanma’dan General Mundy’nin komutası altında, ABD’li 45 subaydan oluşan bir planlama grubu oluşturuldu. Bu yapı, Yemen’i bombalamak hedefiyle, casus İnsansız Hava Araçları tarafından toplanan istihbaratları Suudi Arabistan ve müttefiklerine aktarıyor ve Yemen’e yapılacak bir çıkartma harekatı için, özel kuvvetlerle Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı amfibi birliklerini eğitiyor.

Bu çerçevede, Başkan Obama’nın Özel Kuvvetler Komutanı General Joseph Votel’i, « sorumluluk alanı » içerisinde Ortadoğu, Orta Asya ve Mısır’ın da bulunduğu, ABD Merkez Komutanlığına atama kararı özel bir önem kazanıyor. Bu durum, -Washington Post’un 2012’de altını çizdiği gibi [2]-, « Obama yönetiminin konvansiyonel güç kullanımı yerine, casusluk ve örtülü eylemi tercih ettiğini » teyit ediyor.

Dünyanın farklı yerlerinde yaşayan, ABD ve çıkarları için zararlı olduğuna karar verilen ve terörizm suçlamasıyla gizlice ölüme mahkum edilen kişilere ilişkin, kesintisiz olarak güncellenen « kill list »i onaylayan bizzat ABD Başkanının kendisidir (bu gerçek, New York Times’ın 2012’de yayınlanan ve daha sonra 2015’te yine aynı gazetede yer alan bir ikincisiyle de teyit edilen soruşturmada yer alıyor [3]).

Obama, The Atlantic’e verdiği mülakatta [4] , günah çıkararak ayakkabısındaki bazı endişe parçacıklarından kurtulmuş olsa da, geriye daha önceki yönetimler olduğu kadar kendi yönetimi üzerindeki kocaman kayalar kalıyor. Bunlar arasında, Hillary Clinton’un elektronik postalarında da ortaya çıktığı gibi, dışarıdan NATO’nun saldırısıyla eşgüdüm içerisinde olan, Libya’daki gizli operasyona Obama’nın verdiği gizli onay da bulunuyor. Bu operasyonun gerçek hedefi, Kaddafi’nin, çok uluslu şirketlere ve Batılı finans gruplarına zarar verecek şekilde, dolar ve CFA Frangına seçenek olarak yeni bir Afrika para birimini yaratma planını engellemekti.

Libya devletini yok etme emri, ABD Başkanı ve müttefiklerinin hiyerarşisinden önce, dünya nüfusunun geri kalanının %99’undan daha fazlasına sahip olan %1’in, ekonomik ve finansal iktidar tarafından verildi.