ABD, Baltık Denizi’nde USS Donald Cook gemisine karşı Rus savaş uçaklarının gerçekleştirdiği saldırı simülasyonu sırasında yaşadığı büyük sürprizi gizlemeye çalıştı. Oysa daha önce de belirttiğimiz gibi, Rusya’nın geminin Haberleşme ve Komutasını saf dışı bırakma imkanı vardı. Ve Manlio Dinucci’nin gözlemlediği gibi bunu yaptı da, çünkü gemi orta menzilli nükleer silahlara ilişkin INF anlaşmasını ihlal ediyordu. Öte yandan ABD’nin nükleer yayılımı, Çin’lilerin DARPA’nın (ABD Savunma Bakanlığına bağlı İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı) yeni araştırmalarına ilham veren, menzilinin bir bölümünü planör uçuşu şeklinde gerçekleştirecek hipersonik uçaklar geliştirdiği bir dönemde gerçekleşiyor. Daha şimdiden Raytheon ve Lockeed Martin firmaları Tactical Boost Glide Program’a katıldılar.
Haber ajanslarının bildirdiklerine göre, Rus avcı uçakları Baltık Denizinde bir ABD gemisine karşı « saldırı simülasyonu » gerçekleştirerek yakın mesafeden uçuş yapmaları karşısında Beyaz Saray « kaygı duyuyor ». Bize bu arada hangi geminin söz konusu olduğunu ve onun Baltık Denizinde ne işi olduğu konusunda pek bilgi vermiyorlar.
Söz konusu gemi, ABD Deniz Kuvvetleri tarafından « Avrupa’da NATO’nun füze savunması » için konuşlandırılan dört güdümlü füze biriminden biri olan, füze avcısı USS Donald Cook gemisi. Sayıları arttırılacak olan bu birimler, Aegis balistik füze savunma sistemi ve SM-3 önleme füzeleri donanımlı, ama zamanda da hem konvansiyonel, hem de nükleer yeteneğe sahip Tomahawk seyir füzelerine de sahipler. Bir başka deyimle bunlar, düşmanın misillemesini engellemeye yönelik « kalkanı » olan nükleer saldırı birimleridir.
11 Nisan’da Polonya’nın Gdynia limanından ayrılan Donald Cook gemisi, Rusların Kaliningrad deniz üssünün 70 km kadar açığında iki gündür seyrediyordu ve Rus savaş uçakları ve helikopterleri bu nedenle onun üstünde uçuş gerçekleştirdiler. Güdümlü füze gemileri dışında, Avrupa’daki ABD/NATO « kalkanı » bugünkü yapısı içinde, Türkiye’de bir « ileri üs’te » bulunan radar, Romanya’da ABD’ye ait 24 adet SM-3 füzesinden oluşan kara füze bataryası ve Polonya’da tesis edilecek bunun benzeri bir bataryadan oluşuyor.
Moskova, karada bulunan ve aynı zamanda Tomahawk nükleer füzelerini fırlatma yeteneğine sahip bu bataryaların varlığının, Avrupa’da orta menzilli füzelerin konuşlandırılmasını yasaklayan, orta menzilli nükleer silahlara ilişkin INF anlaşmasının ihlali anlamına geldiği konusunda uyarıyor.
Rusya’yı yaptığı alçaktan uçuşlarla « gereksiz olarak gerilimi arttırmakla » suçlayan ABD, eğer Rusya kıyı boylarına güdümlü füze birimleri gönderse ve Küba ya da Meksika’ya füze bataryaları konuşlandırsa ne yapardı acaba?
Somut gerçeği saptırmakla meşgul olan büyük medya kuruluşlarında bu soruyu kimse sormuyor kendine. Gizlenen bir son haber var: ABD’nin en gelişmiş bombardıman avcı uçağı F-22 Raptors’ların, 11 Nisan’da EuCom tarafından duyurulan, Florida’daki Tyndall Üssünden, İngiltere’deki Lakenheath Üssüne nakilleri. İngiltere’ye göre F-22 Raptors’lar, « eğitim olanaklarını azami ölçüde kullanmak ve Avrupa’nın güvenliğini istikrarsızlaştıran her türlü eylem karşısında caydırıcı olmaları için NATO’ya ait, ileri konumdaki başka üslere nakledilecektir. »
Bu, yakın zamanda gerçekleşecek olan, yaklaşık 100 km’den fırlatıldıklarında, hedefi « seçilebilir dört güç opsiyonuna sahip » bir başlıkla vuran ABD’ye ait B61-12 yeni nükleer bombalarının, İtalya dahil Avrupa’da konuşlandırılmasının hazırlığıdır. Bu yeni silah ve ayrıca, her biri 200 nükleer baslık taşıyabilen 12 ek hücum denizaltısının yapımını (bir tanesi 7 milyar dolar, ilkinin yapımı sürüyor) öngören nükleer silahların geliştirilmesi programı kapsamındadır.
New York Times, « hipersonik hava aracı » olarak adlandırılan ve atmosfere dönüşünde önleyici füzelerden kaçmak için hedefe 27 000 km/saat hızla yönelen yeni bir nükleer başlık türünün geliştirilmekte olduğunu bildiriyor [1]. Rusya ve Çin benzer silahlar geliştirerek bunu izlemektedirler.
Bu arada Washington bunun meyvelerini toplamakla meşgul. Avrupa’yı bir nükleer çatışmanın ön cephesi haline dönüştürerek, bizzat Avrupalı hükümetlerin yardımıyla, TTİP aracılığıyla AB’yi ABD’ye çözülemez bir şekilde bağlamak amacıyla AB-Rusya ekonomik ilişkilerini sabote ediyor. Aynı zamanda Avrupalı müttefiklerini, en güçlü ihracat kalemi haline gelerek son beş yılda ihracat oranı % 60 artan ABD’li savaş endüstrisinin yararına olmak üzere, askeri harcamalarını arttırmaya da sevk ediyor.
Savaşın bedeli diyebilir miyiz buna?
[1] “Races escalates for latest class of nuclear arms. Shade of a Cold War”, William J. Broad & David E. Sanger, The New York Times, April 17, 2016.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter