12 Nisan 2017: dünya yeniden savaşa evriliyor

Trump yönetimi bünyesinde iki haftadır süren yoğun savaş sırasında, ABD gayrimeşru olarak Şayrat Hava Üssüne (Suriye) saldırdı, ardından kağıtları masaya vurana kadar birbiriyle çelişen işaretler vermeyi sürdürdü: sonuç olarak, emperyalist politikasını yeniden başlatıyor.

Trump yönetimi iki haftadan kısa bir süre içerisinde, Suriye Arap Cumhuriyeti ile ilgili 7 farklı tutum benimsedi [1].

12 Nisan 2017’de ABD büyük yükseksen derecelik dönüşünü gerçekleştirdi.

Aynı anda, Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, son bir barışçıl yaklaşımda bulunmak üzere Moskova’ya gidiyor; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplanıyor ve kopuşu onaylıyor; Başkan Trump NATO’yu Rusya’ya karşı yeniden harekete geçiriyordu.

Başkan Trump’ın özel danışmanı Steve Bannon ve yardımcısı Sebastian Gorka General Michael Flynn’ın yanına gitmeye hazırlanırken, bir zamanlar Trump taraftarı olan basın faaliyetlerinin bilançosunu çıkarıyordu. Doğrulanabilir bir bilgi olmamasına karşın, söylentilere göre, Başkan artık sadece damadı Jared Kushner’a güveniyor.

Beyaz Saray’ın, kendi yarattığı cihatçı sistemini her imkanı kullanarak koruma arayışında olan İngilizlerin etkisi altına girdiği anlaşılıyor [2]. Dışişleri Bakanı Boris Johnson, 19 Şubat’ta Münih’teki Güvenlik Konferansı sırasında neokonlar tarafından ikna edilen Avrupalı yöneticilerden destek aldı [3].

Birleşmiş Milletler üyesi egemen bir devlete yönelik saldırıyı meşru göstermek için, Rex Tillerson’un Han Şeyhun olayına ilişkin ABD « İstihbarat » servislerinin bir sentezini kaynak göstermekten başka bir çaresi yoktu: bu sentez Suriye’yi suçlamaya olanak tanıyacak hiçbir kanıt sunmazken, « rejimin » devrilmesi çağrısında bulunmak üzere gizli istihbaratları kaynak gösteriyor [4].

Bu U dönüşünün geri döndürülemez niteliği, NATO tarafından Güvenlik Konseyine sunulan ve Rusya’nın veto ettiği karar tasarısı okunduğunda daha iyi anlaşılıyor [5]. Batı’da Han Şeyhun’da yaşanan kimyasal olay hakkında tarafsız bir soruşturma talebi şeklinde sunulan karar tasarısıyla, gerçekte Suriye Hava Kuvvetlerinin BM’nin iki numaralı ismi Jeffrey Feltman’ın denetimi altına alınması söz konusuydu. Hillary Clinton’un eski yardımcısı olan Feltman, Suriye’nin kayıtsız şartsız teslimini öngören planın yazarıdır [6].

Bu karar tasarısı, 6 Nisan’da ABD tarafından sunulan ama kendilerine çok güvenemedikleri için oylanmayan taslağın metnini yeniden ele alıyor. Olağan bir BM soruşturması talebine geri dönülmesini deneyen, Güvenlik Konseyinin seçilmiş üyelerinin arabuluculuk girişimlerini hesaba katmıyor [7].

Suriye Hava Kuvvetlerinin BM denetimi altına alınması ilkesi, bundan 19 yıl kadar önce, 1998’de Sırbistan’da NATO’nun gayrimeşru askeri müdahalesine kadar uygulanan aynı taktiği ele almaktadır.

Başkan Donald Trump, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’i Beyaz Saray’da kabul ederek U dönüşünü tamamladı. Düzenlenen ortak basın toplantısında, ittifakı artık modası geçmiş bir kurum olarak görmediğini, Suriye’ye karşı verdiği destek konusunda şükranlarını sunduğunu ve müttefikleriyle daha sıkı bir işbirliği içerisinde çalışmaya hazır olduğunu belirtti [8].

Buna cevaben Rusya, nükleer güçlerini % 60 oranında güncellediğini ve savaşa hazır olduğunu duyurdu [9].

Dolayısıyla altı ay gerisine, Barack Obama’nın ABD’sinin Çin, Rusya ve müttefikleriyle (Şanghay İşbirliği Örgütü ve Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü) birlikte çalışmayı reddettiği döneme geri dönmüş bulunuyoruz. O dönem dünyayı artık birbiriyle hiç iletişim kurmayan iki farklı parçaya bölmeyi tasarlıyorlardı [10].