Medyaların projektörleri, 5 Haziran 2019’da D-Day’ın yıldönümü dolayısıyla, « nerede ve ne zaman tehdit edilirlerse onları » korumayı taahhüt ederek, Portsmouth’ta « Avrupa’da teminat altına alınan barış, özgürlük ve demokrasiyi » kendi kendilerine kutlamak üzere bir araya gelen Başkan Trump ve NATO’nun Avrupalı liderleri üzerine odaklandı. Rusya’ya açık bir şekilde göndermede bulunduğu anlaşılıyordu.

Buna karşın aynı büyük medyalar, aynı gün Moskova’da Rus ve Çin devlet başkanları arasında gerçekleşen görüşmeyi görmezden geldiler ya da bir kesimi alaycı bir tonla ikinci planda ele aldılar. Altı yıl içerisinde gerçekleştirdikleri neredeyse otuzuncu görüşmelerinde, Vladimir Putin ve Xi Jinping, retorik kavramlar yerine bir dizi gerçeği ortaya koymayı tercih ettiler.

Geçtiğimiz yıl 100 milyar doları aşan iki ülke arasındaki ticaret, başta enerji sektöründe toplam 22 milyar olmak üzere, Çin’in Rusya’daki yaklaşık 30’a yakın yeni yatırım projesiyle birlikte artmış durumdadır.

Rusya, Çin’in en büyük petrol ihracatçısı haline gelmiştir ve doğalgaz alanında da aynı konuma gelmeye hazırlanmaktadır: Aralık ayında büyük doğu doğalgaz boru hattı hizmete girecek ve sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatı için iki büyük tesisin dışında buna, Sibirya’dan bir diğeri daha eklenecektir.

ABD’nin, aynı zamanda AB tarafından da uygulanan, yaptırımlarla ve Avrupa’ya Rus enerji ihracatının kesilmesiyle Rusya’yı tecrit planı, böylece boşa çıkarılmış olacaktır.

Rus-Çin işbirliği sadece enerji sektörüyle sınırlı değildir. Uzay ve diğer ileri teknoloji sektörlerinde ortak projeler başlatılmıştır. İki ülke arasındaki demiryolu, karayolu, nehir ve denizyolu ulaştırma yollarının gücü arttırılmaya devam edilmektedir. İki ülke arasındaki kültürel değişimler ve turistik akımlar da hızla artmaktadır.

Görüşme sonrasında açıklanan iki kararın stratejik vizyonunu ortaya koyduğu gibi, her alanda işbirliği yapılması konusunda mutabık kalınmıştır: ticari alışverişlerde ve mali işlemlerde, hala egemenliğini koruyan dolara alternatif olarak, Ruble ve yen olmak üzere, ulusal para birimlerinin kullanımını yaygınlaştırmak için hükümetlerarası bir anlaşmanın imzalanması; Çin tarafından başlatılan Yeni İpek Yolu’nun ve « gelecekte daha büyük bir Avrasya ortaklığı oluşturma hedefi » ile Rusya tarafından başlatılan Avrasya Ekonomik Birliği’nin entegrasyonu için çabaların yoğunlaştırılması.

Bu hedefin sadece ekonomik olmadığı ise, görüşme sonrasında imzalanan, Küresel Stratejik İstikrarın Pekiştirilmesi Ortak Beyannamesi ile teyit edilmiştir. Suriye, İran, Venezüella ve Kuzey Kore ile ilgili olarak ABD/NATO’nun aksine, Rusya ve Çin, « benzer ya da birbirine çok yakın konumdadırlar ».

Bu arada iki ülke bir uyarıda da bulunmaktadır: ABD’nin İNF Anlaşmasından geri çekilmesi (Rusya olduğu gibi, Çin’in hemen yanı başında orta menzilli nükleer füzeler konuşlandırmak amacıyla) silahlanma yarışını arttırabilir ve bir nükleer çatışma olasılığını arttırabilir. İki ülke, ABD’nin nükleer denemeleri topyekun yasaklanmasını onaylamama kararı almasını kınamaktadır.

Bazı devletlerin, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşmasını kabul etmiş olmalarına karşın, « birleşik nükleer görevler » yürütmesini « sorumsuzluk » olduğunu beyan ederek, bu devletlerden « sınırlarının dışında konuşlandırdıkları tüm nükleer silahları kendi topraklarına geri çekmelerini » talep etmektedirler.

Bu talep, ABD’nin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı ihlal ederek, ABD komutası altındaki ev sahibi ülkeler tarafından da kullanılabilecek nükleer silahlar konuşlandırdığı, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerini doğrudan ilgilendirmektedir. Mevcut B-61 bombaları 2020’den itibaren öncekinden çok daha tehlikeli olan B61-12’lerle değiştirilecektir.

5 Haziran’da D-Day yıldönümü törenlerinde First Lady Melania Trump’ın muhteşem giysilerini anlatmakla meşgul olan büyük medyalar, tabi ki bütün bunlardan hiç söz etmedi.

Çeviri
Osman Soysal
Kaynak
Il Manifesto (İtalya)