Latin Amerikalı ünlü jeopolitikçi Profesör Alfredo Jalife-Rahme’ye göre, Birleşik Krallığın Avrupa Birliğinden çıkışıyla, Hindistan ve Pakistan’ın Şanghay İşbirliği Örgütüne girişinin eş zamanlı olarak gerçekleşmesi, dünyadaki ters yüz oluşun göstergesi. Bundan böyle artık küreselleşmenin geri çevrilmesi süreci başlamıştır.
1989 yılında Berlin Duvarının yıkılması, ABD’nin stratejik tek kutupluluğunu ve toksik mali küreselleşmeyi dayattı ki bu da kitlesel işsizlik ve boğucu bir kemer sıkmayla örtüşen yerel, bölgesel ve küresel düzeyde vahşi bir eşitsizliği yaygınlaştırdı.
Tatcher’ci tehlikeli liberalleştirme aşamasından yarım yüzyıl ve Berlin Duvarının yıkılmasından yirmi iki yıl sonra Brexit, küreselleşmenin sıkıntılı geri çevrilmesi sürecine yol açıyor [1] ; bu süreç jeostratejik değişiklikleri içeriyor ve çok kutupluluk dinamizmini arttırıyor.
Brexit hareket halindeki bir tektonik plakaya benziyor; bu sarsıntının, benim ABD, Rusya ve Çin olmak üzere üç kutuplu olarak nitelediğim yeni dünya düzeni üzerinde derin sonuçları olacaktır.
Kısa ve orta vadede, Brexit, Berlin Duvarının yıkılmasıyla eşdeğerdir.
Daha da uzun vadede, Fernand Braudel’in uzun zaman ölçeğinde, bu bir anti-Waterloo’dur: Bundan 201 yıl önce, bugün dağılmak üzere olan Avrupa Birliğinin merkezi haline gelmiş olan eski Belçika topraklarında, nihai askeri zaferinden beri Büyük Britanya’nın yükselen öyküsüne göre bir eğilim değişikliğidir.
Global Times’ın Çinli başyazarına göre, « küresel politikanın gelecekteki manzarası muhtemelen bundan 180 milyon yıl önce eski süper kıta Gondvana’dan kopuşla, jeolojik tarihte izine tanık olduğumuzla karşılaştırılacak boyutta geniş çaplı değişikliklere yol açacaktır » [2].
AB’nin dağılan piyonları, arka planda kalan Rusya, ABD ve Çin arasında paylaşılacaktır.
Üç süper gücün olan biteni anlattığı şekliyle, belki de Brexit’ten sonra ortaya çıkacak yeni küresel düzenin çekirdeğinin taslağı çizilmektedir: ABD, bunun Rusya’nın zaferi olduğunu söylemektedir, Çin aslında euro karşısında doların kazandığını belirtirken Rusya, Çin’in kazandığını düşünmektedir.
Şeytani mega spekülatör George Soros –göçmenleri ve mobil sermayeyi isteğine göre yönlendirerek Avrupa Birliği’nin ve Euro’nun dağılmasında ciddi katkıları olan- Brexit’ten üç gün kadar önce, önsezisel olarak, Birliğin buharlaşması süreci içerisinde yükselen küresel güç olarak Rusya’yı öngörüyordu [3].
Macaristan Başbakanı Viktor Orban, daha o zamanlar Avrupa’yı batırmak için Ortadoğu’daki göçmen krizini körükleyen Soros’un sorumluluğunun altını çizmişti [4].
Önceden Borsa’nın çöküşü ve altının yükselişine yatırım yapan Soros’un, Brexit’in neden olduğu mali tsunami’den başlıca karlı çıkanlardan biri olması rastlantı değildir [5].
Soros şimdi, Wall Street ve City’nin banksters’lerinin (hortumcu, banker ile gangster sözcüklerinden türetilmiş bir deyim –ç.n.) işini kolaylaştırmak, en büyük Alman/Avrupa bankası Deutsche Bank’ı yok etme peşindedir [6].
Geçen yıl yayınlanan makalem uyarıcı oldu: Çin’in büyük döviz rezervlerinin City’nin mali becerisiyle birleşmesi, XXInci yüzyılın yeni coğrafik-mali yeni dünya düzeni için çok kutuplu iskeleyi inşa ederken, « Büyük Britanya, Çin için Avrupa’yı terk ediyor: Hollande’ın politikalarıyla bütünleşen bir coğrafi-mali ittifak kuruluyor » [7].
Konuya yaklaşımı benimkine yakın olan, Voltaire İletişim Ağının Müdürü Thierry Meyssan da, İngiltere Kraliçesi’nden ve Büyük Britanya’nın Çin Yuan’ına yeniden yönelmesinden destek alan Brexit’in, Berlin Duvarı’nın çöküşüyle eşdeğer olduğunu ve dünyadaki jeopolitiğinin yeniden şekillenmesini hızlandırdığı değerlendirmesinde bulunuyor [8], bir jeostratejik eşzamanlılığının altını çiziyordum: AB’nin içten çöktüğü gün, Şanghay Grubu (OSC), Çar Vladimir Putin ve Mandarin Xi’nin bir araya geldiği ve iki nükleer ağır sıkletin, Hindistan ve Pakistan’ın üyelik protokolünü onayladıkları, on altıncı zirve için bir araya geliyordu [9]. Bu, gerçekten de bir dönemin sonuydu [10].
Aslında iki jeostratejik adım atıldı: Brexit’in ertesinde ve Şanghay Grubunun Taşkent’teki zirvesine katıldıktan sonra, Putin, Xi ile stratejik ilişkilerini derinleştirmek amacıyla Çin’e iki günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.
Ve Taşkent ve Pekin’de gerçekleşen bu iki buluma, kaygı içerisindeki Batılı dezenformasyon medyalarınca görmezden gelindi.
Çar Putin, efsanevi iğneleyici tavrıyla, Brexit’ten yedi gün önce Sen Petersburg’ta gerçekleşen mali toplantı sırasında, « ABD’lilerin nasıl davranmaları gerektiğini kendilerine dikte etmelerini kabul etmeye » niyetleri olmadığı, « Washington’da Başkanlığı devralacak olan kim olursa olsun işbirliği içerisinde çalışmaya hazır olduğu » bir dönemde, ABD’nin « muhtemelen hala dünyadaki tek süper güç olduğunu » kabul ediyordu [11].
Brexit’in gerçekleştiği gün, Hindistan alt kıtasındaki iki nükleer güç Şanghay Grubuna kabul edildiler ki bu da Hindistan için 110 ila 120 [12], ve Pakistan için ise 110 ila 130 nükleer başlık [13] anlamına gelmektedir.
Daily Times, tamamen alt üst olan jeopolitik sahne içerisinde, Pakistan’ın üyeliğinin çok anlamlı olduğu değerlendirmesini yapıyor [14].
Pakistan’dan daha az coşkulu bir şekilde, The Hindu, Hindistan ve Pakistan’ın OSC’nin tam yetkili üyeler olacakları konusunu öne çıkarıyor: Çin’in Pakistan’a, Rusya’nın ise Hindistan’a kol kanat gerdiği varsayılabilir [15].
Oysa Şanghay Grubu için her şey o kadar da toz pembe değil, çünkü Çin Toplumsal Bilimler Akademisi Yang Jin’e göre, « büyük güçler (başka deyişle ABD ve daha da somut olarak “Brzezinski planı”, OCS üyelerinin ortak çıkarlarına zarar vererek bölgesel sorunlara derinlemesine müdahalede » bulunurken, « küresel ekonomik kriz, başlıca ürün (staple commodities) hammadde fiyatlarındaki düşüş ve Rusya’ya uygulanan ekonomik yaptırımlar sonucunda ticarette yaşanan bozulma, istikrar ve OCS üyelerinin ekonomisi üzerinde olumsuz etkide bulundu ». Bu da « bu ülkelerin döngüsel işbirliğini zorlaştırdı »; çünkü Çin ve Rusya gibi süper güçlerin iki terimliliği yanında, örgüte üye olan Orta Asya’daki dört ülke arasında (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan) toprak, su kaynağı ve etnik kaynaklı sorunlar yaşanıyor [16].
Hindistan ve Pakistan’ın Şanghay Grubuna üye olması, hayal kırıklığıyla sonuçlanan on altı zirveden sonra bu örgütün yeni bir atılım yapmasına neden olabilecek mi?
OCS’nin genişlemesi sorunu, örgütün bir türlü asıl hedefini belirleyememesinden kaynaklanıyor ki bu da onu temel bir ikilemle karşı karşıya bırakıyor: NATO’ya karşı koymak için Avrasya’da bir askeri güvenlik bloğu ya da sadece basit bir merkantilist blok oluşturmak.
Asıl önemli olan Rus ayısıyla Çin ejderhası arasındaki yakınlaşmadır. Cao Siqi, Çin ve Rusya’nın küresel istikrarı güçlendirirken, ABD hegemonyası karşısında bir uzlaşmaya vardıklarını anlatırken [17], People’s Daily, Çin ve Rusya arasındaki ortaklığın amansız bir dönüm noktası olacağını belirtiyor [18].
Global Times’te bir başyazar, Washington’un aynı anda hem Çin ejderhasıyla hem de Rus ayısıyla baş edemeyeceğini belirtirken, ABD’nin artan baskısının Çin ve Rusya arasındaki ilişkileri pekiştirdiği değerlendirmesinde bulunuyor [19].
Eski rejim öldü, yaşasın yeni dönem!
[1] Hacia la desglobalización, yazan Alfredo Jalife-Rahme, Jorale/Orfila (2007), ISBN 978-9685863223.
[2] “Shock waves of UK exit’s impact will rearrange the face of global politics and markets”, Anbound, The Global Times, 27 Haziran 2016.
[3] “Soros sees Russia emerging as global power as EU fades”, Andy Bruce & Kit Rees, Reuters, 20 Haziran 2016.
[4] “Hungarian Prime Minister accuses billionaire investor George Soros of trying to undermine Europe by supporting refugees travelling from the Middle East”, Jennifer Newton, Daily Mail, 30 Ekim 2015.
[5] “Billionaire Soros Was ‘Long’ on Pound Before Vote on Brexit”, Francine Lacqua & Sree Vidya Bhaktavatsalam, Bloomberg, 27 Haziran 2016.
[6] “Soros had Deutsche Bank ’short’ bet at time of Brexit fallout”, Arno Schuetze, Reuters, 28 Haziran 2016.
[7] «Gran Bretaña abandona a EU por China: alianza geofinanciera con "holandización"», Alfredo jalife-Rahme, La Jornada, 25 Ekim 2015.
[8] “Brexit, dünya jeopolitikasını yeniden şekillendiriyor”, yazan Thierry Meyssan, Tercüme Seyma Tahan, Voltaire İletişim Ağı , 30 Haziran 2016.].
Bir önceki makalemde [[“Brexit: ganó el nacionalismo británico/Perdió la globalización/Derrota de Obama/Triunfo de Putin”, Alfredo Jalife-Rahme, La Jornada, 26 Haziran 2016.
[9] « Ташкентская декларация », Сеть Вольтер, 24 Haziran 2016.
[10] «"Un nuevo significado, un nuevo peso": La organización que unirá casi a la mitad del planeta», Russia Today, 24 Haziran 2016.
[11] «Presidente ruso Putin dice acepta rol de superpotencia de EEUU, diluye elogios a Trump», Grigory Dukor, Reuters, 17 Haziran 2016.
[12] “Indian nuclear forces, 2015”, Hans M. Kristensen & Robert S. Norris, Bulletin of Atomic Scientists, 1 Eylül 2015.
[13] “Pakistani nuclear forces, 2015”, Hans M. Kristensen & Robert S. Norris, Bulletin of Atomic Scientists, 1 Eylül 2015.
[14] “Pakistan’s entry at SCO significant in changing geopolitical scenario”, Daily Times, 26 Haziran 2016.
[15] “India, Pakistan become full SCO members”, The Hindu, 11 Temmuz 2015.
[16] “SCO needs to overcome diverse demands”, Yang Jin, Global Times, 26 Haziran 2016.
[17] “China, Russia pledge "unswerving" partnership”, People’s Daily, 27 Haziran 2016.
[18] “China, Russia to strengthen global stability”, Cao Siqi, Global Times, 27 Haziran 2016.
[19] “US pressure spurs closer Sino-Russian ties”, Global Times, 27 Haziran 2016.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter