Hindistan, BRİCS devlet başkanları zirvesinin başlamasından hemen önce Doklam sorunu konusunda geri adım atarken, Xu Chuanbo, Çin’e karşı Japonya’nın desteğini almayı umut eden Delhi’nin yaptığı hesap hatası konusunu ele alıyor. Gerçekten de Tokyo, Pekin ile ilişkilerini geliştirmek için elinden geleni yaptığı gibi, Guam’a karşı olası bir Kuzey Kore krizi bağlamında kendini güvenceye almaya da çalışmaktadır.
Başbakan Şinzo Abe, Hintli mevkidaşı Narendra Modi ile Asya-Pasifik güvenliği, atom enerjisi ve hızlı tren teknolojisi alanlarında karşılıklı işbirliğinin güçlendirilmesi konularını görüşmek üzere Eylül ayında Hindistan’a gitmeyi planlıyor. Bununla birlikte, söz konusu ziyaret Doklam anlaşmazlığı bağlamında duyurulduğu için, karşılıklı olarak görüşülecekler konusunda çok sayıda spekülasyona neden oldu.
Çin ve Hindistan birlikleri, Haziran ayından beri Bhoutan sınırındaki Doklam bölgesinde bir askeri anlaşmazlık içerisindeler. Hindistan bu konuda oldukça saygısız ve akıldışı davrandı. Doklam’ın Çin topraklarının bir parçası olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Her ne kadar Hindistan bölgede Çin’in gerçekleştirdiği inşaatları kendine yönelik bir tehdit olarak algılasa da, bunu Çin topraklarına askeri birliklerini sokmak için gerekçe olarak kullanamaz.
New Delhi’nin sınırı aşma kararı Çin’in toprak egemenliğinin katı bir şekilde ihlali ve kuşkusuz aynı zamanda uluslararası toplumun zayıf bir desteğiyle karşılayacağı saldırgan bir eylemdir. Birçok ülke bu konuda tarafsız kalacağını açıkladı ve hatta Hindistan’a göre kendi korumasında olan bir ülke olan Bhoutan bile bu sorun karşısında sessizliğini korudu. Bu da Hindistan’ı desteğe büyük ihtiyaç duyduğu sıkıntılı bir durum içerisine soktu.
Times of İndia daha önce Japonya’nın Hindistan Büyükelçisi Kenji Hiramatsu, Doklam’daki mevcut durumu sahada güç kullanarak değiştirme girişiminin olmaması gerektiğini açıklamıştı. Bu uyarılar uluslararası destek arayışında olan Hindistan tarafından Japonya’nın desteğinin göstergesi olarak yorumlandı. Ama gerçek öyle değil. ABD birçok fırsatta anlaşmazlığa çözüm bulunması umudunu dile getirdi ve bu da aynı zamanda Japonya’nın da istediği bir şey. İlke olarak her zaman New Delhi’nin yanında olan Washington ve Tokyo, Doklam sorunu konusunda Hindistan’a hiçbir somut destek vermeden baskı yapmayı tercih etti.
Bugün itibariyle ABD ve Japonya ciddi iç ve dış sorunlarla karşı karşıyadır. ABD ırk ayrımcılığı sorunlarıyla boğuşurken, kamuoyu beyaz üstünlükçüleri şiddetle kınamaktadır. Bu da Trump yönetimini yeni eleştirilerin hedefi haline getirmektedir. Bazı üst düzey memurlar istifa etmek zorunda bırakılsa da, bu Trump yönetimini bir siyasi krizden kurtarmaya yetmemektedir. Bu arada Şinzo Abe, Japonya’da ortaya çıkan birçok skandal ile darbe aldı ve bunun sonucunda halk desteği % 26’lara kadar düştü. Abe kabinesini yenilese de, bu en düşük seviyeye inen popülaritesini arttırmaya yetmedi.
Kuzey Kore ile yaşanan nükleer ve füze krizi ABD ve Japonya için bir başka kaygı konusudur. Washington ve Tokyo geçmişte Pyongyang’ın gerçekleştirdiği füze denemelerini Uzakdoğu’daki askeri varlıklarını arttırmak için bir gerekçe olarak kullandılar ama şimdi bir nükleer kriz yaklaşıyor gibi görünüyor. Kuzey Kore daha önce ABD’ye ait Guam Adasına füze göndereceği tehdidinde bulunmuştu ki bu da füzelerinin Japonya topraklarının üzerinden geçeceği anlamına gelmekteydi [ki bu durum yaşandı]. Pyongyang’ın askeri alanda kaydettiği ilerlemeler Washington ve Tokyo’yu kaygılandırmaya başladı. Askeri yeteneklerinin daha da güçlendirilmesiyle birlikte Kuzey Kore’nin onların gözünde bir numaralı « tehdit » olacağı anlaşılıyor.
ABD ve Japonya içeride ve dışarıda ciddi sorunlarla uğraşıyor. Şimdilik başka milletlerin aralarındaki anlaşmazlıklara müdahil olma niyetleri yoktur. Kuzey Kore’ye karşı Çin’in desteğine ve işbirliğine ihtiyaçları vardır. Hindistan kasıtlı olarak Çin’i kışkırttı, bu yüzden ABD ve Japonya bu ülkeye mesafeli davranacaktır. Japonya için Çin ile güçlendirilmiş bir işbirliği geri döndürülemez bir eğilimdir. Çin yanlısı görüşleriyle bilinen Taro Kono, yeni kabine düzenlemesi kapsamında Dışişleri Bakanı olarak görevlendirildi. Üstelik bu yıl hiçbir kabine üyesi Yasukuni tapınağını 15 Ağustos’ta ziyaret etmedi ki bu Japonya’da iktidarda olan bir parti için daha önce görülmemiş bir durumdur. Abe’nin Pekin’e iyi niyet gösterisinde bulunduğu anlaşılıyor, dolayısıyla Hindistan’a gerçekleştireceği ziyaret sırasında New Delhi’ye güçlü bir diplomatik destek sergilemesi düşük olasılıktır.
Abe’ye göre Japonya’nın Hindistan ile dostane ilişkileri vardır ve dolayısıyla Modi’ye karşı dostluk gösterisinde bulunması gerekecektir. Öte yandan Japonya, Çin-Hindistan anlaşmazlığında gerginliğin tırmanmasını arzu etmemektedir. Çin, Doklam sorununa çözüm bulmak için zaman ve enerji kaybetmeye devam ederse, bunun Kuzey Kore sorununa bir çözüm bulunmasına kesinlikle katkısı olmayacaktır. Burada Japon medyalarının Doklam sorununu ele alırken ihtiyatlı davrandıklarını, bunun da bir anlamda Japon hükümetinin niyetinin bir göstergesi olduğunu hatırlatmamızda yarar olacaktır.
Dolayısıyla Hindistan, Japonya’dan ancak sınırlı bir destek alabilir. New Delhi, Çin’e yönelik kışkırtmalarından yarar sağlamayı umut ediyor olsa da, kendini diplomatik bir bataklığın içine sokmuş durumda.
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter