24 Nisan 2022’deki Fransa cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir dizi makale ve notları yayınlamaya başlıyoruz. Hiçbir adayı desteklemeyecek, seçim kampanyasının demokratik gidişatını izleyecek ve en önemli konularda bilgi ve analiz yayınlayacağız.
Seçim kampanyasının resmi başlangıcından bile önce, Görsel-İşitsel Yüksek Kurulu (CSA), muhtemelen aday olabilecek bir köşe yazarının konuşma süresini saymaya başlamamızı talep ederek kampanyayı saptırdı. Köşe yazarı kendisini başka mecralarda ifade etme hakkını korumak için çalıştığı televizyon kanalından istifa etmek zorunda kaldı; kanalı, CSA tarafından sansürlenme tehlikesini göze almadan onu görevinde tutamazdı.
Bu, demokrasiye karşı tahammül edilemez bir saldırıdır ve yasanın ihlalidir (değiştirilen 6 Kasım 1962 tarihli 62-1292 sayılı kanunun 3 ve mükerrer maddesi).
Fransa’da ifade özgürlüğü temel kuraldır (Anayasanın önsözünde yer alan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin 11. maddesi). Ancak suç işlenmesine (özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret ve karalama, nefret söylemi) izin vermez. CSA, Adaletin bir ayrıcalığı olan görsel-işitsel alanın polisliğini yapmak için değil, tüm hassasiyetlerin yayın dalgalarında ifade edilmesini sağlamak için oluşturulmuş görsel-işitseli düzenleyici bir organdır. Ayrıca, listelerinin Anayasa Konseyi tarafından yayınlanmasından başlayarak adayların konuşma sürelerinin adil olmasını sağlamaktan da sorumludur [1].
Dominique Baudis’in başkanlığındaki bu Konsey, bir sansür otoritesi haline dönüşmüştür. 2002’de görsel-işitsel medyanın Thierry Meyssan’a söz hakkı vermesini yasakladı. 2005’te kablolu yayıncıların Lübnan kanalı Al-Manar’ı yeniden yayınlamasını yasakladı ve yayınlarının susturulmasını emretti. Bu iki durumda da, herhangi bir mahkeme kararına değil, yalnızca kendi görüşüne dayanmıştır.
Daha sonra radyo istasyonu ve televizyon kanallarını çeşitli önemli şahsiyetleri davet etmemeleri konusunda uyardı. Ancak, bu son tutumlarında, yargı mahkumiyetlerine atıfta bulunarak kendisini haklı çıkarmaya çalıştı.
CSA’nın kararlarını sadece Danıştay bozabilir. Ancak bunun için potansiyel adayın konuyu Danıştay’a taşıması gereklidir. Bununla birlikte bu iki kurumun üyeleri arasındaki yakın bağlar göz önüne alındığında, Danıştay’ın Görsel-İşitsel Yüksek Kurulu’nun ihlal ettiği kanunu uygulatması pek olası görünmemektedir.
Seçim Kanunu’na göre, Demokrasi aleyhine bu kararı alan Görsel-İşitsel Yüksek Kurul üyelerini yetkilerini kötüye kullanma suçundan yargılayarak bu manipülasyonu önlemek mümkündür. Cumhuriyet savcısını harekete geçirmek, mevcut Cumhurbaşkanına, yani kurumların koruyucusuna ve onun halefi olan tüm adayların görevidir.
[1] Art. I bis de de la loi modifiée 62-1292 du 6 novembre 1962 – « À compter de la publication de la liste des candidats et jusqu’à la veille du début de la campagne, les éditeurs de services de communication audiovisuelle respectent, sous le contrôle du Conseil supérieur de l’audiovisuel, le principe d’équité en ce qui concerne la reproduction et les commentaires des déclarations et écrits des candidats et la présentation de leur personne ».
Bizimle iletişimde kalınız
Bizi sosyal ağlardan takip ediniz
Subscribe to weekly newsletter